Gece çok uzun sürdü, dostlarımız gelmediler
Otlar uzayacak dediler, mevsimi hiç gelmedi
Bir yokuştan aşağı çoktan indi çıkanlar
Göç döngüsü bitirdi şimaldeki kavimler
Birden otlar boy verdi, mevsim nihayetteyken
Gelmedi dostlarımız, çok uzundu geceler
Ayaz vurdu, uzadı tüyler, şeffaf ve sert tırnaklar
Pusudaydık, paslı sudaydık, taze yemişlerin posasıydı her gece
Eşikteydi kulağımız, düşman her daim tetikte
Dostlarımız gelmediler
Çok yaklaşmıştı oysa, sabahın gelişine denk
Güneşin doğuşuyla dostların gelişini
Otların serinliği, o yumuşak tüylerin
Sert tırnakların ve saç diplerinin
Uzaması çok süren o karanlık gecenin
Sonunu getirecek bir gelişle gelerek
Hepimiz yanlış bir telaffuzdan utanır gibi
Dostların gelmediğini kendimizden sakladık
Gelmediler, beklemek boş bir sokağa dönüştü
Dokunulmamış eşyalar gibi tozumuzla örtündük
Çok erken gelselerdi yaşımız birden büyürdü
Gelmediler, gecikmenin sonu gelmedi yani
Gelecek demişlerdi, belki gelip de dönmüşlerdi
Artık çok zor olacak
Çürüyerek ufalmış her şeyi yenilemek
Hiç olmadığını bilmek, var sayılan bir şeyin
Gönlümüzü alacakken bir bulut gibi kaçıp
Bir kıymet biçemeden parçalanan o dünya
Her gün kurduğu sofrayı paylaşmadan kaldıran
Merhamete inancı artık aşktan saymayan
O güruh, o karanlık, o kalplerin kamburu
Dost değiller, bizim dostlarımız henüz gelmediler
Onlar öfkemizi beğenmez, aptalca inat ederler
Tırnaksız kalışımız her kavgada istenir
Terimizi akıtsak tadına bayılırlar
Gülüşümüz büyülüyken bir ölüm dayatırlar
Bir rakam değiliz biz, santigrat tanımlamaz
Beklemek, bir dostluk, mevsimsiz bir yeşillik
Biz bu kirli dünyaya göğü için katlandık
Dövüşe dövüşe vardığımız yer kimin yitik cenneti?
Bir yokuştan aşağı çoktan indi çıkanlar
Göç döngüsü bitirdi şimaldeki kavimler
Birden otlar boy verdi, mevsim nihayetteyken
Gelmedi dostlarımız, çok uzundu geceler
Ayaz vurdu, uzadı tüyler, şeffaf ve sert tırnaklar
Pusudaydık, paslı sudaydık, taze yemişlerin posasıydı her gece
Eşikteydi kulağımız, düşman her daim tetikte
Dostlarımız gelmediler
Çok yaklaşmıştı oysa, sabahın gelişine denk
Güneşin doğuşuyla dostların gelişini
Otların serinliği, o yumuşak tüylerin
Sert tırnakların ve saç diplerinin
Uzaması çok süren o karanlık gecenin
Sonunu getirecek bir gelişle gelerek
Hepimiz yanlış bir telaffuzdan utanır gibi
Dostların gelmediğini kendimizden sakladık
Gelmediler, beklemek boş bir sokağa dönüştü
Dokunulmamış eşyalar gibi tozumuzla örtündük
Çok erken gelselerdi yaşımız birden büyürdü
Gelmediler, gecikmenin sonu gelmedi yani
Gelecek demişlerdi, belki gelip de dönmüşlerdi
Artık çok zor olacak
Çürüyerek ufalmış her şeyi yenilemek
Hiç olmadığını bilmek, var sayılan bir şeyin
Gönlümüzü alacakken bir bulut gibi kaçıp
Bir kıymet biçemeden parçalanan o dünya
Her gün kurduğu sofrayı paylaşmadan kaldıran
Merhamete inancı artık aşktan saymayan
O güruh, o karanlık, o kalplerin kamburu
Dost değiller, bizim dostlarımız henüz gelmediler
Onlar öfkemizi beğenmez, aptalca inat ederler
Tırnaksız kalışımız her kavgada istenir
Terimizi akıtsak tadına bayılırlar
Gülüşümüz büyülüyken bir ölüm dayatırlar
Bir rakam değiliz biz, santigrat tanımlamaz
Beklemek, bir dostluk, mevsimsiz bir yeşillik
Biz bu kirli dünyaya göğü için katlandık
Dövüşe dövüşe vardığımız yer kimin yitik cenneti?
- Zeynep Arkan
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil